YAMAN OKAY’A VEFASIZLIK
Bu yıl büyük bir özlemle beklediğim Ayancık tatilimi, geniş katılımlı bir aile gezisi olarak gerçekleştirdim. 7 Eylül’de yaş günümü de Ayancık’ta kutladık. Hava şartları çok istediğim gibi olmasa da Ayancık’ı aileme anlatmaktan ve gezdirmekten çok mutlu oldum.
Tek bir üzüntüm oldu. Çok sevdiğim bir sanatçıya yapılan vefasızlık. Yıllar önce Yaman Okay’a saygı ve anma adına sahildeki sosyal alanlara “ YAMAN OKAY KÜLTÜR PARKI ” adı verilmişti. Çok doğru ve saygı yüklü bir adlandırmaydı.
Ancak 2025 yılında bu saygı adeta unutulmuştu. Yaman Okay Kültür Parkı levhasının olduğu girişte bir işletme ticari kaygıyla bu levhanın hemen altına kendi işletmesinin ışıklı levhasını asmış. Self servis, paket servis vb. ışıklı reklamlar gece gündüz döner olmuş. Bir de asılı olan Türk bayrağı toplanmış, ortasından bağlanmış ve aşağıya sarkıklığını da ortadan kaldırmak için kendi içerisinde toplanmış.
İki- üç gün bu durumu takip ettim. Işıklı reklamın orda olmaması gerektiğini düşünüyordum. Türk bayrağımızın da katlanmış hali hiç hoşuma gitmiyordu. Doğal olarak dayanamadım, önce katlı olan Türk bayrağını çözdüm. Sonra da bu konuyu işletme sahibi ile konuşmaya çalıştım. Ancak anlaşamadık. Oysa ışıklı reklam kültür parkının girişinde iki yanda bulunan uygun yerlere konulabilirdi. İstenirse daha da büyüğü olabilirdi. Benim itirazım “Yaman Okay Kültür Parkı” levhasının hemen altına konmasıydı. Umarım bu uygulamadan vazgeçilir.
YAMAN OKAY İLE TANIŞMAM
Ayancık’ta iken filmini izlediğim, oyunculuğunu, tavrını sevdiğim üstelik dünya görüşü olarak da aynı fikirde oluşumuzdan çok etkilendiğim bir sanatçı vardı. Bir sohbette Ayancıklı dostum Hüseyin Yavuz çok sevdiğim bu sanatçının Ayancıklı olduğunu ve kendisi ile akraba olduklarını söyledi. Çok mutlu olmuştum. Ayancık’a geldiğinde mutlaka tanışmak istediğimi söyledim. Ancak bu isteğim hiç gerçekleşmedi.
1983 Yılında Ayancık’tan tayin nedeni ile ayrılıp Diyarbakır’a gittim. Yanılmıyorsam 1984 yılı olmalı. Diyarbakır Asker Hastanesine gitmiştim. O zamanlar sağlık karnesini hastane görevlisine veriyor ve hangi bölüme gideceğinizi de söylüyordunuz. Görevli asker de sizin kaydınızı deftere işliyordu. Hem kapı hem de kapının ortasında açılmış küçük bir deliğe eğilerek sağlık karnemi uzattım. İçerideki küçük odada oturmasına rağmen iri bir asker ile göz göze geldim. Daha ilk bakışta tanımıştım. Karşımdaki asker Yaman Okay’dı. Ben şaşırmıştım. Heyecandan hızla, neredeyse bağırırcasına sordum “Sen Yaman Okay’mısın asker?” O iri asker her zaman sevdiğim o güzel yüzünü dolduran bir gülümseme ile “ Evet komutanım benim, beni ilk kez biri tanıdı” dedi.
Ayancık’ta görev yaptığımı, oradan Diyarbakır’a geldiğimi söyledim. Hüseyin Yavuz’dan bahsedince kapıyı açtı beni içeri buyur etti. Yanındaki diğer bir askere çay getirmesini söyledi. O hem görevini yaptı hem de çayımız birlikte yudumladık. Güzel bir Ayancık sohbetinden sonra sarılarak ayrıldık.
Onunla bir kez daha karşılaşma şansım olmadı. Ayancık’a her gelişimde “Yaman Okay” parkında hep bu anım aklıma gelir. Onu sevgi ve saygıyla anarım. Ne zamandır aklımda olan bu anıyı sizlerle paylaşmak istiyordum. Aslında “Ayancık benim ilk aşkım” adlı kitabımda bu anımı niye yazmadım diye hayıflanıp duruyordum. Umarım beni bağışlamıştır.
VEFA NEDİR, İYİCE UNUTMADAN HATIRLAYALIM
Vefa kelimesi¸ genel olarak biri dostlukta diğeri verilen sözde olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Dostlukta¸ “görülen iyilikleri unutmamak¸ iyilikte bulunanlara aynısıyla veya daha güzeliyle karşılık vermeye devam etmek¸ bağlılık ve dostluğu devam ettirmek” anlamına gelirken; sözünü yerine getirme ve sözünde durmaya “ahde vefa” diyoruz. Böyle olan insanlara da “vefakâr” denir.
Her insanın¸ hayatı boyunca bulunduğu ortamlarda samimi olacağı¸ kendisiyle neşesini¸ üzüntüsünü¸ duygularını¸ içinde bulunduğu durumu paylaşabileceği¸ seveceği ve sevileceği¸ görüş birliğinde bulunacağı ve kendi özellikleri ile uyum sağlayabileceği insanlarla dostluk kurmaya ihtiyacı vardır. Bu dostluk¸ yüzeysel bir dostluk olmayıp; sorumluluk¸ ahde vefa¸ kendisi için istediğini dostu için de istemeyi gerektirir. Vefakârlık¸ dostlukların devamını sağlayacağından¸ sosyal dayanışmayı daha güçlü kılar.
Vefa¸ ortak bazı şeyleri¸ duyguyu¸ düşünceyi¸ sevgiyi paylaşan kişilerin özelliğidir. Kişideki sevgi ile bütünleşerek büyür ve güzel dostlukların kurulmasını sağlar. Dostlukta vefa¸ sevgide ölünceye kadar devam etmektir. Ölümünden sonra da dostunun ailesine ve dostlarına sevgiyi devam ettirmektir.
Günümüzde bu güzellikten¸ bizi biz yapan birçok değerden ne kadar da uzak yaşamakta olduğumuzu sizler de fark etmişsinizdir. Hayatımızda birçok kimseyle karşılaşır¸ tanışır¸ bazılarıyla arkadaş bazılarıyla dost oluruz. Dostlarımızla muhabbet eder¸ maddi veya manevi dertlerinin çözümü için gayret sarf ederiz. Kimiyle bir yıl¸ kimiyle uzun yıllar beraber olur¸ beraber çalışır¸ beraber koşuştururuz. Yeri gelir birçok sıkıntılarına göğüs gereriz. Yediğimizden yedirir¸ içtiğimizden içiririz. Maddi veya manevi rahat etmeleri için elimizden geleni yaparız.