Güneşin Ülkesi Japonya (5. Bölüm)
Hızlı Tren “Shinkansen”
Bugün 6. günümüz, 27 Eylül 2025 Cumartesi. Otelimizin önünde bekleyen otobüse binerek Kobe’ye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Önce “Chiyada-Marunouchi Tren İstasyonu”na doğru hareket ediyoruz. Tokyo’nun 23 özel semtinden biri olan “Biyada”dayız. Japonya’nın siyasi merkezi olan bu bölgede, imparatorluk sarayı, Japonya başbakanının resmi konutu, bakanlık binaları ve Japonya Yüksek Mahkemesi dahil olmak üzere birçok devlet binası yer alıyor. Ayrıca Hibiya Parkı, Yasukuni Tapınağı, Tokyo İstasyonu ve Nippon Budokan (kapalı spor alanı) da burada bulunmakta. Birçok gökdelen ve iş merkeziyle çevrili bu bölgeden tren istasyonuna ulaşıyoruz. Biletlerimizi aldıktan sonra istasyona geçiyoruz.
Marunouchi (Tokyo) İstasyonu 1914 yılında Tokaido hattı, Tohoku hattı ve daha sonra Tokyo’da ayrı terminalleri olan Chuo Hattı için entegre bir terminal olarak açılmış. O zamandan beri Tokyo’dan batıya doğru kalkan şehirler arası trenler için ana terminal olarak hizmet veriyor. İstasyon, 1945’te Tokyo’nun bombalanması sırasında ağır hasar görmüş, 1964’te ise Tokyo–Osaka arasında hizmete açılmıştır. 1991’de “Ueno”dan kuzeye giden “Shinkansen” ağına bağlanmış olan bu istasyon, Tokyo’nun ana şehirler arası tren terminalidir. Günlük 4 binden fazla trenin gelip gittiği Tokyo İstasyonu, tarifeli seferler bakımından Japonya’nın en yoğun istasyonudur. İstasyonun önünde bireysel ve grup fotoğrafları çekildikten sonra tarihi kapıdan içeri giriyor, hızlı tren bölümüne doğru ilerliyor ve Shinkansen’le tanışıyoruz. Artık Tokyo’dan ayrılıyoruz.
İlk Shinkansen hattı, Tokyo Olimpiyatları için 1 Ekim 1964 tarihinde açılmıştır. Saatte 320 km hıza kadar çıkabilen trenler, dakikliği, konforu, güvenliği ve verimliliği ile bilinir. Genellikle iki veya üç sınıftan oluşan vagonlarda koltuklar bulunur. Sıradan koltuklar rahattır ve bol miktarda ayak mesafesi sunar; 3+2 düzenindedir. Yeşil koltuklar (Business Class) daha geniştir, 2+2 düzenindedir. GranClass koltuklar ise uçaklardaki birinci sınıfa benzer, 2+1 düzeninde olup ekstra konfor ve hizmet sunar. Tren içinde Japonca, İngilizce, ayrıca bazı hatlarda Korece ve Çince anonslar yapılır. Cinsiyete göre ayrılmış tuvaletler, lavabolar ve aynalar bulunur. Biz sıradan koltuklarda seyahat ettik ama oldukça rahattı. Bir ara gruptan Semir Yahyaoğlu dostum “Hocam kaç km hızla gidiyoruz?” diye sordu. “300 km hızla gidiyorsa da hiç fark edilmiyor.” diye yanıtladım. Yaklaşık iki saatlik yolculuğun ardından Kobe İstasyonu’na vardık.
Kobe İstasyonu’nda bizi bekleyen otobüse geçtik ve panoramik Kobe turumuz başladı. Şehir merkezine park ettikten sonra grubumuzla liman bölgesindeki restoranlar ve hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu yere geldik. Öğle yemeğinde, dünya mutfağında et denildiğinde akla gelen en prestijli seçeneklerden biri olan “Kobe eti”ni yemek üzere rehberimizin önerdiği restorana gittik. Siparişlerimizi verdik, gelen etleri masadaki ızgarada kendimiz pişirip servis ettik. Kobe eti, Japonya’nın Hyogo bölgesinde yetiştirilen Tajima cinsi Wagyu sığırlarından elde edilen özel bir et türüdür. Adını bu bölgenin başkenti Kobe şehrinden alır. Yalnızca Japon hükümeti tarafından belirlenen sıkı standartlara uygun olarak yetiştirilen ve sertifikalandırılan etler “Kobe Beef” unvanını taşır. Olağanüstü yumuşaklığı, yüksek mermerleşme oranı ve ağızda eriyen tereyağımsı dokusuyla Kobe eti, steak kültürünün zirvesi kabul edilir. Bu eşsiz lezzeti tattıktan sonra hediyelik eşya mağazalarından alışveriş yaptık, fotoğraflar çektik. Ardından belirlenen saatte rehberimizle buluşup dinlenme molası verdik. Akşam, Osaka gece gezisi için lobide toplandık.
Rehberimizle birlikte otelden ayrılıyoruz. İlk durağımız Soemoncho. Burası Japonya’nın en ünlü şehir merkezlerinden biri olduğu için “Osaka’nın Gece Merkezi” olarak bilinir. Yaklaşık 2,5 hektarlık bu alışveriş bölgesinde 700’den fazla mağaza vardır. 400 yılı aşkın tarihe sahip olan bölgede, şehir geliştirme konsepti kapsamında Arnavut kaldırımlı sokaklar yenilenmiş, Dotonbori Nehri boyunca yapılan peyzaj düzenlemeleriyle bölge oldukça etkileyici hale gelmiştir. Grubumuz, bu gece manzaralı nehir kenarında fotoğraflar çekildi. Ardından yürüyüşe devam ederek Dotonbori Bölgesi’ne geldik.
Dotonbori, “Osaka’nın Aydınlık Kalbi” olarak bilinir. Şehrin en ünlü turistik yerlerinden biridir. Gösterişli neon ışıkları, abartılı tabelaları, çeşitli restoran ve barlarıyla ünlüdür. Dev bir balon balığı, ahtapot, palyaço ve Kani Douraku yengeci figürleriyle süslenmiş tabelalar dikkat çeker. Bu tabelaların en ünlüsü, Ebisubashi Köprüsü üzerindeki koşan “Glico Adamı” tabelasıdır. (Bu 20 metre yüksekliğinde ve 10 metre genişliğinde bir şekerleme reklamıdır; zafer kazanmış bir şekilde kollarını kaldırmış mavi pistte koşan bir adamı tasvir eder.) Dotonbori, Doikokubashi ve Nippombashi köprüleri arasındaki alanı kapsar. Bu bölgedeki sokak lezzetleri tezgahları kanal boyunca sıralanmıştır.
Lezzetli sokak yemeklerinden bazılarını denedik: Takoyaki Juhachiban’ın çıtır hamurlu ahtapot topları; kremalı, çiğnenebilir ve yoğun lezzetliydi. Kushikatsu, et, sebze, yumurta ve peynir gibi malzemelerin şişe geçirilip hamura bulanarak kızartıldığı bir çeşit atıştırmalıktı. Andrew’s Eggtart Doyunbari Honten’in yumurtalı tartları ise lokmalık tatlı olarak enfesti. Bu batı tarzı tatlılar, yumuşak ve akışkan yumurta muhallebisiyle doldurulmuş gevrek hamurdan yapılır. Japon sokak yemekleri hijyen ve gıda güvenliği açısından oldukça katı kurallara tabidir, bu nedenle gönül rahatlığıyla tüketilebilir.
Daha sonra grubumuzla birlikte Shinsaibashi Alışveriş Merkezi’nin önündeki İtalyan restoranına çıktık. (Her ne kadar sokak lezzetlerinden tatmış olsak da akşam yemeği için restoran planımız vardı.) Yemekten sonra gezmek ve alışveriş yapmak üzere Shinsaibashi bölgesindeydik. Shinsaibashisuji Alışveriş Caddesi yaklaşık 600 metre uzunluğundadır. Ön ve arka tarafına bağlanan ek caddeler de dahil edildiğinde alışveriş bölgesinin toplam uzunluğu 2 kilometreyi bulur. Osaka’nın en hareketli alışveriş bölgesi olan Shinsaibashi, çok çeşitli mağazalar, butikler, restoranlar ve kafelerle çevrilidir. Modern alışveriş merkezleri, geleneksel pazarları ve geniş mutfak seçenekleriyle hem yerli halkın hem de turistlerin uğrak noktasıdır. Alışveriş sonrası dinlenmeye geçiyoruz.