Güneşin Ülkesi Japonya (2. Bölüm)
Bugün 24 Eylül 2025 Perşembe.
Kahvaltımızı aldıktan sonra Hakone–Fuji yanardağına doğru yola çıkıyoruz. Yolculuğumuz ilerledikçe Fuji Dağı tüm ihtişamıyla kendini gösteriyor. Rehberimizin söylemine göre; “Çok şanslısınız, dağı görebiliyorsunuz. Bu sene ilk defa görüyorum. Son turlarımda sisten, yağıştan kendini göstermemişti.”
Otobüsün camından fotoğraflar almaya çalışıyoruz. Fuji Dağı, Honshu Adası’nda bulunan 3776 metre yüksekliğiyle Japonya’nın en yüksek dağıdır. Beş ay boyunca karlı kalan simetrik konisiyle Japonya’nın kültürel ikonu haline gelmiş, özellikle sanat ve fotoğrafçılıkta sıkça betimlenmiştir. Ayrıca turistlerin ve dağcıların sıkça ziyaret ettiği bir doğa harikasıdır.
UNESCO’ya göre Haziran 2013’te Dünya Mirası Listesi’ne kültürel bir mekân olarak eklenmiştir. Hani her yerin bir simgesi vardır ya, gördüğünüzde “Artık o ülkedeyim” dersiniz ya… Örneğin Eyfel Kulesi’ni gördüğünüzde Paris’teyim, Kolezyum’u görünce Roma’dasınız… Fuji Dağı’nı gördüğünüzde de artık Japonya’dasınız.

İlk durağımız Nigori-ike Pond
Fuji Dağı’nın yeraltı rezervuarından beslenen sekiz göletten biri olan Nigori-ike, şirin yürüyüş yolları ve ahşap köprülerle birbirine bağlanan, temiz, berrak ve mineral açısından zengin bir gölettir. Fuji Dağı Dünya Mirası alanının bir parçasındayız.
Nigori-ike göleti, kristal berraklığındaki kaynak suyu ile ünlü, pitoresk bir köy olan Oshino Hakkai’de bulunur. Göletin ünü, bulutlu görünümünden gelmektedir. Yerel bir efsaneye göre, göletin sahibi bir dilenci rahibeye su vermeyi reddedince su bulanıklaşmış. Bu hikâyeye rağmen gölet oldukça temiz ve berrak kalır, ziyaretçilere huzurlu bir atmosfer sunar.
Köy içinde sokak lezzetleri, atıştırmalıklar ve hediyelik eşyalar reyonlarını geziyoruz. Fuji Dağı manzaralı fotoğraflar çekiliyor, ardından Ashi Gölü’ne doğru yola çıkıyoruz.
Ashi Gölü
Göl kenarındaki restoranda grubumuza rezerve edilmiş masalarda Japon mutfağından seçilmiş menü ve çay ikramını aldıktan sonra göl turu yapmak üzere iskelede buluşuyoruz.
Ashi Gölü, 12. yüzyılda Hakone Dağı’nın patlamasıyla, yaklaşık 3000 yıl önce oluşmuş bir krater gölüdür. Fuji Dağı’nın ikonik manzarasını sunması nedeniyle oldukça rağbet gören bir destinasyondur.

Ashi Gölü mitoloji ile doludur; efsanelere göre bölgeyi terörize eden dokuz başlı bir ejderhanın hikayesi bu gölle bağlantılıdır. Bu ejderha, bölgeye gelen bir rahip tarafından sakinleştirilmiştir.
Ashi Gölü’nde gezi gemilerinin yanı sıra korsan gemisi ve hem karada hem suda giden gemi çeşitlerini görebilirsiniz. Yine “Togendai Teleferik” istasyonundan zirveye çıkarak gölün en güzel manzarasını da yakalayabilirsiniz.
Hakone’de sonbaharda akçaağaçların kırmızı, turuncu ve sarı tonlarla manzarayı boyamasıyla ortaya muhteşem bir görüntü çıkar.
Bizi karşı tarafa taşıyan gemiye grubumuzla birlikte bindik. Göl manzarasının tadını çıkararak yaklaşık 25 dakikalık yolculuğun ardından otobüsümüzün beklediği limana ulaştık. Japonya’nın kutsal göllerinden olan ve UNESCO koruması altında bulunan bu güzel bölgeden ayrılarak Tokyo’daki otelimize doğru yola çıkıyoruz.
Öğle Yemeği
Kısık ateşte pişmiş pilav, sashimi (ince dilimlenmiş taze çiğ balık), tempura, udon-soba (erişte çeşidi) ve meyveden oluşan menümüzü tattık. Çay içtik ama ne çayı olduğunu anlayamadım. Japon mutfağı; taze, mevsimsel, sade ama zengin lezzetlere sahip, estetik sunumlarla hazırlanan sağlıklı yemeklerin buluşma noktasıdır.
Biraz da Japon pilavından bahsedecek olursak; kısa taneli pirinç, nişasta içeriğiyle yumuşak ve yapışkan bir kıvam alır. Türk pilavı ise tereyağı ve kavurma yöntemiyle tane tane hazırlanır. Bu yönüyle Japon pilavı oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Genellikle sade olarak veya turşular, çorbalar ve sebze yemekleriyle birlikte servis edilir.
Çatal bıçak yerine “Chopstick” denilen ikili çubuklarla yenir.
Fuji Dağı ve Eski Japon Geleneği
Fuji Dağı ile ilgili eski bir Japon halk adeti “Ubasute” olarak bilinir. Bu inanışa göre yaşlı veya hasta kişiler, ormanın ücra bir köşesine ölüme bırakılırmış. Bu adet, Japon efsanelerinde yer almakla birlikte, yaygın olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Fuji Dağı’nın kuzeybatısındaki sık ormanların bu tür hikayelere konu olan yerler olduğu düşünülmektedir.
Günün Sonu
Yolculuğumuzun sonunda otelimize geçiyoruz. Hafif bir dinlenme sonrası belirlenen saatte grubumuzla otel önünde buluşup akşam yemeği için şehir merkezine yürüyoruz. Yemek ve yürüyüş sonrası odalarımıza dönüp dinleniyoruz.
Beşinci Gün – 25 Eylül 2025 Perşembe
Kahvaltı sonrası otobüsümüze biniyor ve Kamakura’ya doğru yola çıkıyoruz.