Atatürk Ve Ulusal Egemenlik

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun üzerinden 104. yıl geçmesine rağmen vatanın ve milletin bütünlüğü Cumhuriyetin temel değerlerini teşkil eden demokratik, laik, sosyal hukuk devleti düzeninin etkinliği ile birlikte, toplumun siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı tehlike altındadır. Milletimiz yoksullaşmıştır. Ulusal bağımsızlık onurumuz ayaklar altındadır.

Ulusal egemenlik her şeyden önce bir ülkenin iç işlerine kimseyi karıştırmama hakkı, bir halkın kendisine en uygun hükümet biçimi ve hayat tarzını seçme hakkıdır. Bir ülkenin ekonomisi yoksa, hele ekonomik açıdan egemen ülkelerle çıkar çekişmesine düşerse iradesini hiç kabul ettiremez.

Yine milli devlet ve tam bağımsızlık ilkeleriyle birlikte Atatürk’ün devlet anlayışının temellerini oluşturan üçüncü ana ilke Milli Egemenliktir.

Atatürk’ün milli egemenlik ilkesine sadece düşüncesiyle değil, derin kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğunu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra mezarı başında yaptığı konuşmadan anlamaktayız. “Valdem bu toprağın altında fakat milli egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur… Valdemi mezarı önünde ve Allah huzurunda ant içiyorum, bu kadar kan dökülerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafasi için icap ederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğruna canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun.”

Milletimiz Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, ülkemizi işgal eden emperyalist devletlere ve onların iş birlikçilerine karşı Kurtuluş Savaşı vermiş. Burada milletimizin sahip olduğu milli ve dini değerler ilham kaynağımız olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının karşısında durabilecek hiçbir güç yoktur.

Bu duygu ve düşüncelerimle, çocuklarımızın barışın, sevginin, umudun ve dünya kardeşliğinin temsilcileri, yarınımızın teminatı olan inancımla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum…

Sevgi İle Kalın