Uykulu Sokak Olur Mu?
Geçen yıl, tam da bu zamanları, Ocak-2024 yılında benim 19., Sinop-Ayancık Öyküleri ‘’TAŞÇI’’ serisinin ise 5. kitabı olan ”AYANCIK’IN UYKULU SOKAKLARI” adlı öyküm Panu Kitap Yayınevi tarafından yayınlandı.
Bu kitabım da, tıpkı ‘’Taşçı’’ serisinin diğer kitapları gibi, baştan sona Ayancık ve bu büyülü şehirde geçen çocukluğumuz kokuyordu.
Kitabın daha mürekkebi kurumadan, sosyal medya hesaplarımda tanıtımlarını yapmaya başladım. İlk gün, Gerze’de yaşayan bir hanım okurum, bana mesaj göndermiş;
‘’Turan bey merhaba. Sinop’un en güzel ilçesi, ‘’Yavaş Şehir Gerze’’den selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Uzun zamandır en sıkı takipçilerinizden biriyim. Gerze Lisesi Edebiyat Öğretmeni arkadaşım Öznur’un tavsiyesi üzerine, ‘’GÖNEN’DEN AYANCIK’A ÖMER SEYFETTİN’’ öykü kitabınızı, yine onun sayesinde, internet üzerinden satın aldım. Şimdiye kadar internet üzerinden kendi başıma hiç alış-veriş yapmamıştım!
Şeker Portakalı/José
Mauro de Vasconcelos
‘’Kitabınızın, Dünya Çocuk Edebiyatı’nın en değerli drama ve çocuk romanı kabul edilen, Brezilya’lı yazar José Mauro de Vasconcelos’in 1968 yılında yayınlanan ‘’Şeker Portakalı’’ eserinden çok daha güzel ve sürükleyici, aynı zamanda Anadolu Kültürü’nü yansıttığı için de, Şeker Portakalı’ndaki kültürümüze aykırı unsurlar barındırmayan değerli bir kitap’’ olduğunu, hatta öyküde adı geçen tüm kahramanların, Milli Mücadele’de şehit düşen Ayancık’lı askerlerin isimlerinden seçilmiş olmasının, öyküyü diğerlerinden çok üstün kıldığını!’’ söylemişti.
Kitabınız birkaç gün içinde geldi. Akşam yemeğini yedikten sonra çayımı demledim. Verandadaki salıncağıma oturdum. Sabah güneş doğana kadar kitabınızı, elimden bırakamadan okuyup bitirdim.
Gönen’den Ayancık’a Ömer Seyfettin/Turan Gökmenoğlu
Ünlü öykü yazarımız Ömer Seyfettin’in Gönen’den sonra, bundan 130 yıl önce geldiği Ayancık Kasabası’nda geçen çocukluğunun anlatıldığı ‘’GÖNEN’DEN AYANCIK’A ÖMER SEYFETTİN’’ kitabınızın beni ne kadar etkilediğini anlatmama gerek yok. Zaten okurlarınız, kitabınızın sonundaki sihirli notu okuyup benim gibi, size duygu ve düşüncelerini anlatmıştır mutlaka. Benim izlenimlerim biraz farklıydı;
Kitabınızı okurken 130 yıl önceki Ayancık’a gidip, hem küçük Ömer, hem Makbule, hem de Ali Kuzu ile arkadaş oldum. Onlarla birlikte Ayancık’ta yaşadım, çektirmelerden biri ile Karadeniz’e açıldım, çay kenarında balık tuttum, bisküvi arası sakızlı lokumdan yedim, ormanda bulunup büyütülen yetim ayıcığa dokunup, sevdim. Makbule ile birlikte “Ayancık Eğmeleri” türküsünü söyleyip, onunla birlikte oynadım.
Bu arada, kitabın kapağında kullandığınız ünlü öykü yazarı Ömer Seyfettin’in portresi de, sizin bir mozaik eserinizmiş.
Bu gün de yeni kitabınız ”AYANCIK’IN UYKULU SOKAKLARI”nın yayınlandığını öğrenince, kitabın arka kapağındaki tanıtım bilgilerini inceledim. Tıpkı okuduğum ilk kitabınızda olduğu gibi beni derinden etkiledi. Dilimde ve yüreğimde aynı tadı bıraktı. Ama, aklıma takılan soruyu size yazmadan edemedim. ‘’Uykulu Sokak olur mu? Uykulu Sokak ne demek?’’ Güleser C.
Ayancık’ın Uykulu Sokakları ve Çingene Kızı Mozaik Eserim
Okurumun, bu mesajını aynı gün yanıtladım;
‘’Merhaba Güleser hanım. Okuduğunuz ilk kitabımla ilgili içten duygularınız için teşekkür ederim. Doğduğunuz şehrin sokaklarının uykulu olup olmadığını anlamanız için ”AYANCIK’IN UYKULU SOKAKLARI” kitabımızı okuyunuz. O size yol gösterecektir!’’
(Yazının II. bölümünü haftaya okumak ister misiniz?)