Travma Sonrası Zihin ve Beden Yeni Bir Hikâye Yazabilir
Travma sonrası zihin ve bedenin iyileşme yollarını, direnç ve yeni bir yaşam hikâyesi inşa etmeyi keşfedin.
Geçmişte yaşanan travmatik deneyimler, tehdit ortadan kalktıktan sonra bile bireylerde kalıcı bedensel uyarılma haline yol açabiliyor; buna kalp hızında artış, nefes darlığı, terleme, kas gerginliği ve sindirim sistemi hassasiyeti gibi fizyolojik belirtiler eşlik edebiliyor.
Travmanın Bedensel İzleri ve Nörofizyolojik Temelleri
Travmanın izlerinin yalnızca bilişsel düzeyde kalmayıp sinir sistemi devrelerinde ve bedensel duyumlarda saklandığı, amigdala gibi tehdit algılama merkezlerinin alarm durumunu sürdürmesinin sempatik aktivitenin artmasına ve adrenalin-kortizol salınımına neden olduğu tıbbi literatürde belirtilmektedir. Bu durum, kişide sürekli tetikte olma haliyle ilişkilendirilen “somatik depolama” veya “bedensel hafıza” terimleriyle tanımlanmaktadır. Aynı zamanda vagal tonusun düşmesi, vagus sinirinin sakinleştirici işlevindeki aksama ile sonuçlanarak bedenin dinlenme ve düzenlenme kapasitesini azaltabilir.
Terapi İmkanları ve Bedensel Yeniden Düzenleme
Travma sonrası rehabilitasyon süreçlerinde bedene yönelik etkinliklerin nörobiyolojik açıdan olumlu etkileri olduğu; derin ve diyafragmatik nefes çalışmaları ile ritmik hareketlerin vagus siniri ve otonom sinir sistemi üzerinde düzenleyici sinyaller oluşturduğu ifade edilmektedir. Ayrıca güvenli ilişki deneyimleri, prefrontal korteks ile amigdala arasındaki düzenleyici bağlantıyı güçlendirerek duygusal düzenlemeyi desteklemektedir. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Uzm. Kln. Psikolog M. Yasin Çakıroğlu, bedenin zamanla güvenli bir referans öğrenebileceğini ve terapötik müdahalelerin alarm yanıtında anlamlı değişiklikler sağlayabildiğini vurgulamaktadır; bununla birlikte söz konusu müdahalelerin travmanın tüm etkilerini tamamen ortadan kaldırmayabileceği belirtilmektedir.
Kaynak: BYZHA