Dolar 32,2020
Euro 35,0069
Altın 2.504,53
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 18°C
Açık
Sinop
18°C
Açık
Paz 19°C
Pts 19°C
Sal 19°C
Çar 20°C

NKP’DEN FUKUŞİMA’NIN 13. YIL DÖNÜMÜ ANMA ETKİNLİĞİ!

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu üyeleri, Fukuşima’nın 13. yıl dönümü sebebiyle Uğur Mumcu Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

NKP’DEN FUKUŞİMA’NIN 13. YIL DÖNÜMÜ ANMA ETKİNLİĞİ!
12 Mart 2024 14:34

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu adına konuşan dönem sözcüsü Murat Şahin, “Takvimler 11 Mart 2011 tarihini gösterdiğinde, Japonya’da meydana gelen şiddetli deprem ve ardından oluşan tsunami ile Fukuşima Daiichi Nükleer Santralı’nda dünyanın en büyük nükleer felaketlerden biri yaşanmıştır. Radyoaktif madde; rüzgâra, toprağa ve suya karışmış, çevre ve insan sağlığı üzerinde yıkıcı etkiler bırakmıştır. Aradan geçen 13 yılda, radyoaktif maddelerin yayılımına ise hala bir çözüm bulunamaması tüm dünyayı endişe içinde bırakmıştır. Japonya’da şiddetli depremle oluşan tsunami Fukuşima Nükleer Santralı’nın soğutma sistemine zarar vermiş, çekirdek erimesi olan reaktörlerin soğutulması için tonlarca su kullanılmıştır. Santral’da biriken radyoaktif su kademeli olarak Pasifik Okyanusu’na boşaltılmaya başlanmış, tahliye işlemi devam ederken yaklaşık 5,5 ton kirli su toprağa sızmıştır. Felaket zinciri, nükleer santralların barındırdığı ciddi riskleri gözler önüne sermiştir. Japonya’da nükleer santralın elektrik üretimindeki payı yüzde 30 iken bu oran facia sonrası yüzde 6’ya gerilemiş; etkili lobi çalışmalarına rağmen, nükleer endüstrisi bir daha toparlanamamıştır. Çernobil ve Fukuşima nükleer santral kazaları sonrası kimi ülkeler nükleer santralları terk etmiştir. Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu Aralık 2023 verileri; 1996 yılında dünya elektrik üretiminin yüzde 17,6’sını karşılayan nükleer santralların payı 2022’de yüzde 9,2’ye gerilediğini ortaya koymuştur. Ancak; Jeopolitik gerilimlerin artması, Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte yaşanan enerji krizi, enerji güvenliğini önceleyen politikalarla çevreci yaklaşımlardan yeniden uzaklaşan kimi ülkeleri nükleer santrallara yöneltmiştir.  Nükleer endüstri pazarlayan güçlerin etkisinde kalan AKP iktidarı ise ülkemizi adım adım nükleer maceraya sürüklemektedir. Enerji talebi ve savunma ihtiyacı gerekçesiyle; olası bir kaza, saldırı ya da doğal afetler karşısında vahim sonuçları olan, atık sorunu çözülemeyen nükleer santrallara sahip olmak için tüm imkânları seferber etmiştir.  Bilindiği gibi; zemin çatlakları, su baskınları, işçi ölümleri, salgın hastalıklar ve Japonya gibi ciddi deprem riskine rağmen, Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) inşaatına devam etmiştir. İlk nükleer yakıt ülke sınırlarımıza sokarak Santrala “nükleer tesis” statüsü kazandırmıştır. Sinop’ta yapılacak ikinci nükleer santral için Rusya ve Güney Kore ile Kırklareli’nde yapılacak üçüncü nükleer santral için ise Çin ile görüşmeler yapılmıştır. Küçük modüler reaktörlere yönelik temaslarda bulunulduğu, hatta daha da ileri gidilerek dördüncü bir nükleer santrala yönelik saha araştırmalarının da devam ettiği duyurulmuştur.” dedi.

 

Açıklamalarına şu şekilde devam eden Şahin, “Neoliberal politikalarıyla toplumsal ve çevresel maliyetlerine karşın yerli ve yabancı şirketlerin kârları uğruna; Akkuyu’dan Kazdağları’na, Akbelen’den Hanönü’ne, Gaziemir’den Durağan’a topraklarımızı; enerji, madencilik, inşaat sektörlerinin talan ve sömürüye açan siyasi iktidar, 22 yıllık iktidarı boyunca ölümcül riskler getiren politik tercihleri ile ülkemizi adeta bir cehenneme dönüştürmüştür. Erzincan/İliç/Çöpler altın madeninde yaşanan katliam, tüm halkımıza doğanın ve canlıların yaşamlarının sermaye karşısında ne kadar önemsiz olduğunu en acı şekilde gözler önüne sermiştir. Deprem bölgesinde faaliyete giren, kapasite artırımı izni verilerek siyanürlü boruların patlamasıyla ölüm saçan madende, göz göre göre gelen faciaya neden olan ihmaller zinciri, daha nükleer santral devreye girmeden “ikinci Çernobil” vakası olarak tarihe geçmiştir. Tonlarca siyanür ve sülfürik asit doğaya zehir saçmıştır. Erzincan / İliç / Çöpler Altın Madeninde 13 Şubat 2024 tarihinde yaşanan felaket; Kastamonu/ Hanönü Gökırmak Bakır Madeninde de yaşanabilir. Ülkemizde yaşanan maden felaketlerini incelediğimizde bu tehlikenin yaşanabileceği açıkça görülüyor.  Ayrıca Uzmanlar da buna işaret ediyorlar. Bilindiği üzere Hanönü Gökırmak Bakır Madeni sahasında Sülfürik Asit kullanılarak bakır madeni elde edilmektedir. Bu sahada kontrolsüz bir şekilde vahşi bir madencilik yapılmaktadır. Uzmanların yaptığı açıklamalara göre; Sülfürik asit havada buharlaşarak atmosfere yayılmakta ve doğaya zarar vermektedir. Verilen bu zarar Ekosisteme doğrudan etki etmektedir. Şöyle ki; Maden sahası içinde/yakınında bulunan Gökırmak nehri Hanönü, Boyabat, Durağan ilçelerimizden geçerek Kızılırmak nehrine bağlanmakta ve Bafra ilçesi sınırları içerisinden geçerek Karadeniz’e dökülmektedir. Nehir’in geçtiği güzergâh üzerindeki tüm tarım arazileri kirlenmekle karşı karşıyadır. Ayrıca içme ve kullanma sularımızı da tehdit etmektedir. Bu nedenle Gökırmak Bakır madeni derhal kapatılmalı ve yeni bir İliç/ Çöpler Altın madeni faciasının yaşanması önlenmelidir. Ülkemizde elektrik enerjisi alanında arz fazlası olduğu bilinmektedir. Siyasi iktidarın mevcut kaynaklarımız düşünüldüğünde nükleer santralları tercih etmemesi için çokça nedeni olmasına rağmen; kendi topraklarımız üzerinde başka bir ülkeye nükleer santral kurdurarak işletme yetkisi vermesini kabul etmiyoruz. Toplumun tamamını ilgilendiren santral yatırımları konusunda son dönemde yürüttüğü gizli görüşmeler, pahalı elektrik üretimi sağlayacak, enerji alanında bağımlı olduğumuz Rusya’ya ülkemizi daha da bağımlı kılması anlaşılır değildir. Mersin/Akkuyu’da, Sinop/İnceburun’da ve Kırklareli/İğneada’da faaliyete geçirilmeye çalışılan nükleer santralların Çernobil ve Fukuşima gibi olmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Ülkemizi enerji alanında bir üst lige taşıyacağı inancı ile toplumun sağlıklı ve huzurlu yaşama hakkını elinden alınarak nükleer santral projeleri hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Siyasi iktidarın desteği ile Rosatom tarafından kamuoyunu duyarsızlaştırmak, nükleer karşıtı mücadeleyi zayıflatmak adına Sinop NGS projesine ilişkin yaptığı açıklamalara ise itibar edilmemelidir. Nükleer santralların barındırdığı ciddi riskler unutulmamalı, enerji ve iklim sorununu çözecek; en temiz, en güvenilir araçmış gibi bir yanılgıya düşülmemelidir.  Nükleer santralların, emperyalist ülkelerce nükleer pazarın genişlemesi için karlı bir sömürü aracı olduğu görülmelidir. Bu vesile ile Belçika’da, 21 – 22 Mart 2024  tarihinde; “nükleer enerjinin küresel zorluklarla başa çıkmada fosil yakıt kullanımını azaltmak, enerji güvenliğini artırmak ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek” amacıyla taşıdığı öneme dikkat çekmek için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından 30 ülkenin katılımı ile düzenlenecek “Nükleer Enerji Zirvesi”ni ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP28) kapsamında ABD öncülüğünde 22 ülkenin “Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu” imzalanmasını kınıyoruz. Nükleer santral kazalarının yarattığı felaketler ile mücadele sürerken, nükleer endüstriye yönelik ilgiyi yeniden canlandırmak adına verilen çabayı emperyalizmin çürümüş düzeninin bir parçası olarak görüyoruz.  31 Mart seçimlerine sayılı günler kala yukarıda belirtilen başlıklara ilaveten; ülkemizin tamamını ilgilendiren nükleer santrallar ve nükleer silahlara karşı, tüm belediye başkan adayları ve meclis üyelerini nükleere karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Nükleer endüstri tekellerini memnun etmek için ülke geleceği ipotek edilerek, politik tercihler sonucu nükleer santrallar hayata geçirilmektedir.  Sahte enerji krizleriyle kamuoyunun yanıltılmasından artık vazgeçilmeli, kamu yararı bulunmayan Akkuyu NGS başta olmak üzere nükleer santral projeleri acilen durdurulmalıdır. AKP-MHP hükümetinin Nükleer Santral yapımı konusundaki ısrarı bitirilsin. Ülkemizde ve dünyada yeni felaketler yaşanmasın! Madenlerimizin yağmalanmasına da son verilerek işletmeler kapatılmalı, ülke kaynakları toplumun öncelikli ihtiyaç ve çıkarları doğrultusunda kullanılmalıdır. “ diye konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.