Dolar 41,8249
Euro 48,3858
Altın 5.372,92
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sinop 19°C
Hafif Yağmurlu
Sinop
19°C
Hafif Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 16°C
Pts 18°C
Sal 19°C

Dünyada Sadece 43 Kişide Bulunan “Altın Kan” Nedir? Neden Bu Kadar Nadir?

Dünyada sadece 43 kişide bulunan “Altın Kan” hakkında bilinmeyenleri keşfedin!

Dünyada Sadece 43 Kişide Bulunan “Altın Kan” Nedir? Neden Bu Kadar Nadir?
10 Ekim 2025 18:00

Kan grupları, tıpkı kimlik kartlarımız gibi, vücudumuzun temel üzerinde durduğu özelliklerdir. Günümüzde herkes A, B, AB veya 0 gibi temel kan gruplarını bilir. Ancak, doğanın garipliklerine ve nadir bulunan genetik farklılıklara sahip kişiler var. Bu kişiler, adeta kan dünyasının incisi olan ve ‘altın kan’ olarak adlandırılan Rh-null kan grubuna sahipler. Peki, nedir bu altın kan? Kırmızı kan hücrelerinde Rh antijenlerinin hiç bulunmadığı, yani tamamen eksik olduğu çok özel bir kan grubu. Bu durum, Rh sisteminde toplam 61 antijenin yokluğu anlamına gelir ve bu da onu hem çok nadir hem de tıbben kıymetli kılar. Dünya çapında yaklaşık 6 milyon kişiden sadece 1’inde bulunabiliyor. Günümüzde saptanmış toplam kişi sayısı ise sadece 43 civarında. Bu nedenle, bu kan grubuna sahip olanlara ‘altın kan’ deniyor çünkü değeri altına eşdeğer kabul ediliyor. Peki, bu sıra dışı kan grubu nasıl oluşuyor? Kan gruplarımız, genlerimizin kodlama sistemiyle belirleniyor ve A, B, AB ya da 0 olarak sınıflanıyor. Rh faktörü ise pozitif ya da negatif şeklindedir. Rh-null olması ise tamamen farklı; çünkü bu kişilerde Rh antijenleri yok. Bu durum, genetik mutasyonların sonucu ve genellikle RHD ile RHCE genlerindeki değişikliklerden kaynaklanıyor. Bu genetik farklılık, ya doğuştan ya da aileden miras olarak geçiyor. Bununla birlikte, yapılan araştırmalar, bu mutasyonların çoğunlukla Afrika kökenli popülasyonlarda daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Kendinizi düşünün; eğer kanınız Rh-null ise, aynen başka birine uymayan çok özel bir parça gibidir. Bu kan türünün en belirgin özelliği, antijenlerin eksikliği nedeniyle hem immün sistemle ilgili potansiyel tehlikeleri azaltması hem de nadir donör olmasıdır. Günlük kullanımda, normal kan renk ve görünüm bakımından değişiklik göstermez; fark edilmesi genellikle mümkün değildir. Ancak taşıyıcılar, hafif anemi yaşıyor olabilir ve bu durum, kırmızı kan hücrelerinin yapısındaki farklılıktan kaynaklanır. Hücreler daha kırılgan hale gelir ve bu da yorgunluk, halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Ayrıca, kan grubu tespiti için yapılan standart testler ile bu özel grubu belirlemek mümkün değildir; özel laboratuvar ve genetik analizler gerekebilir. Rh-null olasılığı düşünülen hastalarda, antijen taraması yapılır ve sonuç negatif çıkarsa, genetik testler ile doğrulama gerçekleştirilir. Bu süreçler zaman alabilir ve oldukça maliyetlidir. Neden bu kadar az bulunuyor? Tüm dünya nüfusu yaklaşık 8 milyar iken, sadece 43 kişide görülebilmesi, genetik mutasyonlar ve coğrafi faktörlerle açıklanabilir. Avrupa ve Japonya gibi bölgelerde daha fazla rastlandığı bilinse de, Afrika’da bu mutasyonlar henüz belgelenmemiştir. Ayrıca, belirli aileler içinde birden fazla kişi taşıyabiliyor. Bu nadirlik, kişiye özgü ve değerli yapıyor. Peki, bu özel kan grubuna sahip olanların sağlık açısından karşılaştıkları sorunlar nelerdir? En büyük risk, transfüzyon sırasında yaşanabilir. Standart kanlar, bu kişilere uygun değildir çünkü vücutlar reddeder. Bu durumda, sadece Rh-null kan donörü bulunursa, hayati önem kazanır. Gebelikte de büyük dikkat gerekir; annenin Rh-null olması ve bebeğin ise pozitif kan taşıması durumunda, hemolitik hastalık riski artar. Bu kişilerde sık görülen sorunlardan biri de, kırmızı hücrelerin kısa ömürlü olması nedeniyle gelişen anemidir. Demir takviyesi, folik asit kullanımı ve ileri tedavi yöntemleri ile bu sorunlar yönetilebilir. Potansiyel olarak, kök hücre nakli ve bilimsel çalışmalar sayesinde gelecekte bu sorunların çözümüne ulaşmak mümkün olabilir. Ayrıca, bu kişinin psikolojik durumu da göz ardı edilmemelidir; çünkü nadir olmak bazen yalnızlık ve aidiyet hissinde güçlük yaratabilir. Sonuç olarak, altın kan sahipleri, sağlık açısından çok dikkatli olmak zorundadır. Bu nadir kan grubunun önemi ve değerinin farkında olmak, hem hayati hem de bilimsel açıdan büyük bir anlam taşır.
Dünyada Sadece 43 Kişide Bulunan “Altın Kan” Nedir? Neden Bu Kadar Nadir?

Dünyada Sadece 43 Kişide Bulunan “Altın Kan” Nedir? Neden Bu Kadar Nadir?

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.