İstinye Üniversitesi Uzmanlarından Yeni Enerji Krizi Değerlendirmesi: Dönüşümün Kaçınılmazlığı ve Yenilikçi Mühendislik Yaklaşımları
İstinye Üniversitesi uzmanları, enerji krizinin geleceğini değerlendiriyor: dönüşüm, sürdürülebilirlik ve yenilikçi mühendislik çözümleri.
İstinye Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bestami Özkaya, küresel enerji sisteminin karşı karşıya olduğu yapısal değişimlere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Özkaya’ya göre, artan enerji talebi, fosil yakıt bağımlılığı ve jeopolitik gerilimler, dünya genelinde enerji arzının sürdürülebilirliğini ve ekonomik istikrarı tehdit ediyor. Bu koşulların, enerji sektöründe radikal bir dönüşümü zorunlu hale getirdiğini belirtti.
Küresel Krizlerin Etkisi ve Dönüşüm İhtiyacı
Prof. Dr. Özkaya, enerji krizinin temelinde arz-talep dengesizliklerinin, fosil yakıtlardaki fiyat dalgalanmalarının ve küresel jeopolitik çatışmaların olduğunu ifade etti. Özellikle iklim değişikliğinin enerji altyapılarına olan yıkıcı etkisine dikkat çekerek, kasırga, sel ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarının hidroelektrik ve termik santrallerin üretim kapasitesini kısıtladığını vurguladı. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin, sürdürülebilir kalkınmanın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirtti.
Enerji altyapılarının dayanıklılığını artırmak için akıllı şebeke sistemleri ve dağıtık enerji üretimi gibi çözümlerin önem kazandığını söyleyen Özkaya, veri odaklı altyapı yönetimi ve afete dayanıklı planlamaların da sektörün geleceği açısından kritik olduğuna değindi. Ayrıca, mühendislik yatırımlarının sistem entegrasyonu ve enerji depolama teknolojilerine yönelmesi gerektiğini ifade etti.
Yenilenebilir Enerji, Teknoloji ve İnsan Kaynağı
Yenilenebilir enerji entegrasyonu, akıllı enerji sistemleri ve atık ısı geri kazanımı gibi teknolojilerin, sürdürülebilir enerji dönüşümünde kilit bir rol üstlendiğini belirten Özkaya, enerji depolamada Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS) ve yeşil hidrojen çözümlerinin geleceğin stratejik yatırımları arasında olduğunu vurguladı. IEA verilerine göre bu teknolojilerin, 2050 yılına kadar küresel net sıfır hedefinin yüzde 40’ına katkı sağlayacağı açıklandı.
Özkaya, Türkiye’nin 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesini dört katına çıkarma hedefinin, enerji güvenliği ve iklim politikaları açısından önemli bir adım olduğunu belirtti. Ülkenin 2053 net sıfır vizyonu kapsamında, doğal gazın geçiş sürecinde rol oynamaya devam edeceğini ancak güneş ve rüzgâr enerjisinin stratejik öncelik olacağını ifade etti.
Ayrıca, enerji dönüşümünün nitelikli iş gücü talebini artırdığını belirten Özkaya, YÖK’ün açtığı yeni programların bu gelişmeye uyumlu olduğunu söyledi. Uluslararası kurumların yeşil istihdam ve eğitim programlarının da enerji mühendisliği alanında fırsatlar sunduğunu kaydetti. İstinye Üniversitesi’nin yürüttüğü yeşil hidrojen, fotokataliz ve enerji verimliliği projelerinin bu alandaki akademik katkıya örnek oluşturduğunu açıkladı.
Son olarak, üniversitenin ev sahipliğinde 2026 yılında gerçekleştirilecek Uluslararası Hidrojen Teknolojileri Kongresi’nin, hidrojen üretimi, depolama, taşımacılık ve güvenlik alanlarındaki bilimsel gelişmeleri tartışmaya açacağını belirten Özkaya, Türkiye’nin bu dönüşümde güçlü bir akademik merkez haline geldiğini ifade etti.
Kaynak: BYZHA