Masalın Çocuk Dünyasını Aydınlatan Gücü
Masallar, insanlığın en eski anlatı biçimlerinden biri olarak yalnızca eğlenceli hikâyeler sunmakla kalmaz; aynı zamanda çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde derin izler bırakır.
Masallar, insanlığın en eski anlatı biçimlerinden biri olarak yalnızca eğlenceli hikâyeler sunmakla kalmaz; aynı zamanda çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde derin izler bırakır. Bugünün dijital çağında bile bir çocuğun hayal dünyasını ateşleyen şey çoğu zaman bir masalın sihirli dili olur. Özellikle aile içinde masal oku ritüeli hâline getirildiğinde, çocuğun dünyasında açılan kapılar hem ebeveynleri hem de çocukları güçlü bir bağın içine davet eder. Bu nedenle masalların etkisini anlamak yalnızca pedagojik bir gereklilik değil; aynı zamanda aile bağlarını kuvvetlendiren evrensel bir ihtiyaçtır.
Masalların çocuklar üzerindeki etkisi düşündüğümüzden çok daha kapsamlıdır. Çocuk, masalı dinlerken yalnızca bir hikâye takip etmez; duygusal tepkiler geliştirir, karakterlerle özdeşim kurar ve yalnızca sözcüklerle tarif edilemeyecek bir iç yolculuğun parçası olur. Örneğin masallardaki iyi ile kötünün mücadelesi, çocuğun zihninde ahlaki değerler açısından sağlam bir temel oluşturur. Bir karakterin zorlukları aşması, çocuğa hem problem çözme becerisi kazandırır hem de içsel dayanıklılığını güçlendirir. Bunların tümü çocuk gelişiminin ayrılmaz parçalarıdır.
Masal dinleyen bir çocuğun hayal gücü her defasında biraz daha genişler. Çünkü masal, sınırları olmayan bir evrendir. Bir ormanın içinde yaşayan hayvanların konuşabildiği, bir prensesin sihirli bir dünyanın kapılarını araladığı, ya da bir çobanın ejderhalarla mücadele ettiği düşsel sahneler çocuğun zihinsel gelişimine belirgin bir dinamizm katar. Bu sahnelerde çocuk, gerçek dünyada karşılığını bulamayacağı durumları zihninde canlandırır ve bu da soyut düşünme becerisinin temellerini oluşturur. Hayal gücü güçlü olan çocukların ileriki yaşamlarında daha yaratıcı, daha çözüm odaklı bireyler olduğu bilinir.
Dahası, masallar çocukların duygusal gelişiminde de büyük rol oynar. Çünkü masal karakterlerinin yaşadığı sevinçler, korkular, kayıplar ve başarılar çocukların kendi duygularını anlamasına yardımcı olur. Çocuk bir karakterle birlikte korktuğunda korkusunun normal olduğunu fark eder; bir karakterle birlikte mutlu olduğunda mutluluğa ortak olur. Bir nevi duygusal prova alanı sunar. Bu nedenle masallar sayesinde çocuklar hem empati kurar hem de kendilerini ifade etme becerisi kazanır.
Masal okumanın bir diğer önemli yönü, ebeveyn ve çocuk arasındaki bağı güçlendirmesidir. Özellikle günümüzde ebeveynlerin yoğun iş temposu, ekranlarla geçirilen uzun saatler ve hızlı yaşam tarzı aile içi iletişimi zayıflatabiliyor. Ancak birlikte masal okumak, tüm bu koşuşturmanın içinde nefes alınabilecek güvenli bir alan yaratır. Birlikte geçirilen bu zaman dilimi çocuğa “Ben seninleyim” mesajı verir. Ebeveyn sesinin ritmik sakinliği, çocuğun ruhunu yatıştırır; çocuğun sorularına verilen yanıtlar ebeveynin güvenilir bir rehber olduğunu hissettirir. Bu nedenle birçok psikolog, çocukluk döneminde düzenli olarak masal okunmasını önerir.
Masalların çeşitliliği de çocukların gelişiminde büyük bir zenginlik sunar. Örneğin dini masallar özellikle manevi değerlerin oluşmasında önemli bir kaynak işlevi görür. Bu tür masallar; sabır, merhamet, dürüstlük, yardımseverlik gibi kavramların çocuğun zihninde köklenmesine yardımcı olur. Dini masalların en güçlü yanı, soyut değerlerin somut hikâyelerle anlatılmasıdır. Çocuk böylece kavramları öğrenirken aynı zamanda yaşanmışlık hissiyle bir bağ kurar. Bu da değerlerin içselleşmesini sağlar. Ayrıca dini masallar aile içinde ortak bir paylaşım alanı oluşturduğu için kültürel aktarımın en doğal biçimlerinden biridir.
Öte yandan prenses masalları da çocukların dünyasında ayrıcalıklı bir yer tutar. Çünkü prenses masalları, çocukların hayal gücünü en çok besleyen türlerden biridir. Sihirli saraylar, büyülü ormanlar, cesur krallar ve iyilik timsali prensesler sayesinde çocuklar güzelliğin, cesaretin ve iyiliğin simgelerini tanır. Bu masalların bazı eleştirileri olsa da, doğru anlatım şekliyle çocuklara önemli kazanımlar sağlar. Özellikle güçlü kadın karakterlerin ön planda olduğu modern prenses masalları, çocuklara özgüven aşılar. Çocuk, hikâyedeki bir prensesin zorlukları aşabildiğini gördüğünde benzer şekilde kendi yaşamındaki engellerle baş edebileceğini düşünür.
Masallar eğlenceli olduğu kadar öğreticidir de. Bir kahramanın yolda karşılaştığı bir sorunu nasıl çözdüğü, çocuğun olayları analiz etme becerisini geliştirir. Çocuk, karakterlerin kararlarını değerlendirirken “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu sormaya başlar. Bu ise eleştirel düşünmenin başlangıcıdır. Ayrıca masallar kelime hazinesini genişlettiği için çocukların dil gelişimi üzerinde de olumlu etki yaratır. Yeni kelimeler öğrenen çocuk, hem daha doğru iletişim kurar hem de kendini daha iyi ifade eder.
Ebeveynler için masal okumak yalnızca bir görev değil; aynı zamanda bir fırsattır. Çünkü masal sırasında çocuğun verdiği tepkiler, sorduğu sorular, korktuğu ya da heyecanlandığı anlar çocuğun iç dünyasını anlamak için değerli ipuçları sunar. Bazı çocuklar korkulu sahnelerde ebeveyne sarılır, bazısı komik sahnelerde kahkahalarla güler. Bu anlar hem güven ilişkisini pekiştirir hem de ebeveynin çocuğun duygusal ihtiyaçlarını daha iyi fark etmesini sağlar. Masallar sayesinde çocuk ve ebeveyn arasındaki iletişim doğal bir şekilde gelişir.
Masal okuma saatleri aynı zamanda çocuğun uyku öncesi rutinini de zenginleştirir. Uykuya dalmadan önce dinlenen sakinleştirici bir masal, çocuğun uykuya daha huzurlu geçmesini sağlar. Uyku öncesi düzenli masal rutini oluşturmak, çocuklarda güven duygusunu pekiştirirken ebeveynlerin de çocuklarıyla bağ kurmasına yardımcı olur. Çocuk, masal sırasında kendini daha değerli hisseder. Çünkü ebeveyni onun için zaman ayırmış, ona bir hikâye anlatmıştır. Bu durum çocukta sevgi ve bağlılık duygularını artırır.
Masalların kültürel açıdan taşıdığı değer de göz ardı edilemez. Her toplumun kendine özgü masalları vardır ve bu masallar aracılığıyla kültürler nesilden nesle aktarılır. Bir milletin gelenekleri, inançları, kahramanlıkları, korkuları ve umutları çoğu zaman masalların içinde saklıdır. Çocuğa kendi kültüründen masallar okumak, kimlik gelişiminde önemli rol oynar. Aynı zamanda farklı kültürlerden masallar okumak da çocukta hoşgörü ve farklılıklara saygı gibi önemli değerleri besler.
Bugün dijital çağda masallara ulaşmak hiç olmadığı kadar kolaydır ve bu da masalların çocuk dünyasındaki yerini daha da güçlendirmiştir. Ekran sürelerinin arttığı bir dönemde bile masal okumak çocuğun zihnini dinlendiren, hayal gücünü besleyen eşsiz bir etkinliktir. Özellikle ebeveynlerin uygun ortamı sağlayarak düzenli masal saatleri oluşturmaları hem çocuk gelişimine hem de aile içi ilişkilere büyük katkı sağlar. Unutulmamalıdır ki çocuklar anlatılan hikâyeleri unutsalar bile, kendilerine masal okunan o sıcak anları hiçbir zaman unutmazlar.